Henosis

BM ve Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) verilerine göre son 100 yıl içinde gerçekleşen 58 tsunami sonucu 260 bine yakın insan hayatını kaybetmiştir. Hindistan, Endonezya, Maldivler, Myanmar, Sri Lanka, Tayland ve Japonya’nın tsunaminin en çok gerçekleştiği ülkeler olduğu bilinmektedir. Japonya’da 2011 yılında gerçekleşen ve 18 binden fazla insanın hayatını kaybettiği tsunami sonrasında 400 km’lik bir kıyı boyunca yer yer yüksekliği 14 metreleri bulan duvarlar inşa edildi. Bu sabit duvarlar birçok liman kentinde insan ve deniz arasındaki hem fiziksel hem de görsel ilişkiyi ciddi anlamda olumsuz etkilemiş, sonucunda insan ve deniz arasındaki bağlantıyı büyük ölçüde koparmıştır. Dünyada tsunami tehlikesi ile karşı karşıya olan liman kentlerinde sabit duvarlarla önlem almak, kentlerin karakterini büyük ölçüde değiştirirken milyonlarca insanın denizle ilişkisini zayıflatacaktır. Diğer yandan bu ilişkiyi korumak adına önlem almamak ise büyük can kayıplarına ve yıkımlara sebep olmaktadır. Dolayısıyla bu küresel sorun için insanın denizle ilişkisini koruyarak kentle barışık bir çözüm bulunabilir mi sorusunun cevabı aranmaya başlanmıştır.

Dünyadaki nüfusu fazla ve tsunami tehlikesi olan şehirler belirlenmiştir. Kent nüfusunun kıyıya çok yakın yerleştiği Türkiye, Caddebostan çalışma alanı olarak seçilmiştir. Türkiye, Caddebostan kıyı şeridinde olması beklenen depremde 6 metre yüksekliğinde dalgaların kıyıya vurabileceği bilinmektedir. Bu bölgeye inşa edilecek bir strüktür hem şehri olası bir tsunamiye karşı koruyup hem de insan ve deniz ilişkisini güçlendirecek bir ara mekan oluşturacak bir kent ögesi olabilir mi sorusu sorulmuştur. Amaç, bir duvar gibi iki alanı birbirinden ayıracak değil aksine oradaki varlığı ile birleşimi destekleyecek bir strüktür tasarlamaktır. Bunun için duvar kendi ekseni etrafında dönebilen parçalara bölündü ve kentsel bir ara yüz olarak çalışması sağlanmıştır. Tsunami olduğunda, dönerek yekpare bir duvar gibi çalışacak, normal bir durumda ise birbirleri arasındaki farklı konumlanmalarıyla deniz ve şehir arasında bir takım kamusal alanlar oluşturabilecektir. Önerilen bu geçişken hareketli duvar sisteminin aynı zamanda şehrin içindeki mahallerin denizle kurduğu görsel ilişkiyi de koruması hedeflenmiştir.

Duvar tsunami dalgası kuvvetlerine karşı güçlendirmek için kapandığında arkada kalan yüzüne destekleyici bir modüler çelik strüktür sistemi önerilmiştir. Bu strüktür yer yer kent mobilyası, yer yer çok amaçlı birimler haline gelip duvarın kent ve denizi birleştirici özelliğine katkı sağlaması amaçlanmıştır.

Duvar parçalarının eksenlerinden aşağı çelik bir çekirdek temele kadar inmektedir. Duvarlar bu eksen etrafında dönerler. Her duvar parçası kendi uzunluğu çapında bir dairesel platforma oturmaktadır. Bu platformun altında duvarı döndüren motor mekanizması platforma dişlilerle bağlıdır ve duvarlar platform ile birlikte dairesel bir şekilde hareket etmektedirler. Dönen platform ve temelin temas ettiği noktalarda sismik izolatörlerde kullanılan teflon benzeri sürtünmesi düşük yüzeyler bulunmaktadır. Bu sayede duvar temel üstünde rahatça dönebilmektedir. Duvarların kenarlarında birbirleri ile birleştikleri noktalarda su sızdırmaz kauçuk malzeme bulunmaktadır böylece duvarlar kapandığında aralarından su geçişi engellenir.

Duvarlar arasındaki açık kamusal alanlar insan ve deniz arasında bir köprü niteliğindedir. Duvarların arkasında bulunan çelik strüktür modüllerinin çeşitli kent mobilyalarına dönüşmesi ile sahil şeridinin tanımsız açık alanları daha anlamlı birer açık kamusal alana dönüşmektedir. Çok amaçlı işlevsel birimler o bölgedeki ihtiyaca göre şekillenecek ve yine kıyı yaşamına hizmet edecektir. Bu modüler birimler kenti sadece bir doğal afetten korumakla kalmayarak günümüz yeni normalinde giderek değerini daha da arttıran açık kamusal alanların daha işlevsel ve yaşanabilir kullanımına imkan vermektedir. İnsan ve deniz arasındaki yüksek potansiyele sahip açık ara mekanların verimliliğini arttırmaktadır.

Önerilen duvar sistemi Türkiye, Caddebostan’da önerilmiş olsa da başta yapılan analizde benzer durumda olan, kent yerleşimlerinin tsunami riski barından kıyılara yakın konumlandığı tüm şehirlerde uygulanabilir. Uygulandığı kıyıda sıradan bir duvar gibi iki mekanı bölmek yerine, oluşturduğu ara mekanlarla kent ve deniz arasında ilişkiyi güçlendirecek ve bölgenin potansiyelini arttıracaktır. Ayrıca önümüzde ne zaman gerçekleşeceğini bilmediğimiz bir doğal afet dolayısıyla yaşanacak binlerce can kaybının da önüne geçecektir.